17 Kasım 2021 Çarşamba

 Eğer yağmur yağınca içeri gireceksen, seninle gitmem uzak ülkelere...

Umay Umay



16 Eylül 2021 Perşembe

Yaz bitiyor ve en çok sevinenlerden biri benim sanırım. Benim mevsimlerim geliyor. 

Sonbahar... Kış... İlkbahar... Ama en çok kış 💙

Yazın bitişine kadeh kaldıracağım ama diyetteyim :) Neyse birkaç hafta sonra artık. 

Hem yeni eve de taşınmış oluruz bir taşla iki kuş ;) 

Bir hafta sonra çılgın yorgunluklara yelken açmak üzere yazlıktan ayrılacağız. Ama gözümde hiç büyütmüyorum bu yorgunlukları. 

Yenilikler güzelliklere gebe hep. 

Canım yenilik. 

Canım tazelik.

15 Eylül 2021 Çarşamba

I am back bitches :)

Buralar neden unutuldu yaa?

Ben arada gelip delirmelik dönüyorum buralara.

Yıllar sonra dönüp okumak çok iyi hissettirdi çünkü. 💜 

Özetle 

"I am back bitches!"

10 Şubat 2012 Cuma

Bi' Kız -4

Arkası yarın hikayem bundan sonra bu blogtadır.


http://sizeanlatcaklarimvar.blogspot.com/2012/02/4.html


http://sizeanlatcaklarimvar.blogspot.com/







...konuşsam...

Ağzında kelimeler dolu olan, ama henüz konuşmayı öğrenememiş bir bebek gibiyim bu gece...

Bir konuşsam yer yerinden oynayacak sanıyorum. Bir konuşsam her şey ya yerle bir olacak ya da taşlar yerine oturacak; bir konuşsam kıyametler kopacak sanıyorum ya da güllük gülistanlık olacak her şey...

Ve gülücükler saçamıyorum etrafıma ne yazık ki. Ama ağlamıyorum da.

Sadece susuyorum.

Konuşmayı bilmiyor gibi yapıyorum bu gece. Konuşsam belki ruhum ferahlayacak. Konuşsam belki de en çok zararım kendime dokunacak.

Susuyorum...


hzl'12

8 Şubat 2012 Çarşamba

Bazen Sıkılır İnsan

Bazen sıkılıyorum evet, hem de bu bazenlerin araları çok kısa... Şu an mesela bağıra bağıra şarkı söylemek istiyorum, mutfakta tangur tungur gürültülü bir yemek yapmak da istiyor olabilirim. Gerçekleştirebiliyor muyum peki şu an bunları? HAYIR!

Beni boğuyor bu şehir ! ler, bu apartmanlar, bu insanlar... Dağ başında yaşamak istiyorum ben çok mu zor? Çok mu imkansız kimsenin olmadığı bir kasabada, bir taş evde yaşamak? Şu an mümkünü olsa yoldaydım, nereye hangi şehre gittiğimin önemi yok...

İnsan her zaman bir yere gitmek için yolu kullanmaz elbet. Bazen sadece yolda olmak ister, yol bir araç değil, amaçtır böyle zamanlarda... Ben de şimdi başımı alıp yola gitmek istiyorum.. Çok mu zor? Çok mu imkansız kendimi bir yola vurmam şu an?


Kim gizliden gizliye karar veriyor bunlara? Kimseye hesap vermem ben heheeeyt diye dolaşırken elimi kolumu bağlayan kim? Bu düzen nasıl oturtulmuş böyle, her yeri eğri büğrü, hiç sevmedim.. Yoksa buraya ait değil miyim?
Hadi biri çıkıp adını söylesin bizi bir yerlerde tutanın, yolumuza taş koyanın, ellerimizden kelepçelerle evimize, işimize bağlayanın!!

Efendim? Vicdan, sadakat, sevgi dedi birileri.. Bilmiyorum tartışmaya açık bu konu..

Bir gün gittiğimde o adını şu an bilmediğim şeyi burada bırakacağım.. Tam bu noktada.. Uzaklaşınca da ona "nanik!" yapacağım...



P.S: Sadece bir sıkılma idi, ehemmiyetsiz kelimelerin bir araya getirdiği bir yazı idi. Bitti.. Gözüm aydın, gözünüz aydın.. (:

hzl'12

3 Şubat 2012 Cuma

Bi' Kız -3

Uyandığında, normal bir düzende yaşayan insanlar işlerinden, okullarından evlerine dönmek üzereydiler. O, dayak yemiş gibi hissediyor yataktan kalkmakta zorlanıyordu. Uyanmayı, sürekli düşünceler içinde boğulduğu için sevmiyordu. Ama hayata küsmemeliydi.

Kalkıp kahvaltısını yapıp, duşunu alıp pekala arkadaşlarıyla görüşebilirdi. Ama mutlu taklidi yapmaktan da sıkılmıştı, sürekli dert yanmaktan da. Huzurunu kaçırmak istemeyerek hemen bu düşünceleri dağıttı ve yataktan kalktı. Önce bir şeyler yiyip duş almaya sonra da sokağa çıkmaya karar verdi. Kendine, onu yargılamayacak, sessizce O'nu dinleyecek ve O'ndan sevgi dışında bir şey beklemeyecek bir arkadaş bulmalıydı. Hatta almalıydı. Bir balık almaya karar verdi. Sırasıyla kahvaltı ve duşu hallettikten sonra hazırlanıp dışarı çıktı. Kulaklığını taktı, huzur veren müziklerini topladığı listeyi en başından çalmaya başladı. Yürüdü, vitrinlere baktı. Yaşadığı şehri ve semti seviyordu. Mutlu olduğunu hissetti. Yavaş yavaş yağan kar taneleri de buna sebepti. Kendine bir kahve alıp yürümeye devam etti. Balık ve akvaryum alabileceği bir yer arıyordu. Uzun zaman sonra sorularla kendini boğmuyordu. Şaşırdı ve kahvesinden en keyifli yudumunu alarak yürümeye devam etti.

Cadde çok kalabalık olmasa da tenha da sayılmazdı. Tadını çıkarıyordu yürümenin. İnsanların yüzlerine bakıyordu gülen gözleriyle. Tanımadığı insanların yüzlerine bakmayı severdi. Bir de mutlu ve el ele yürüyen çiftlere. Karşısındaki insanın iç yüzünü çoğu zaman bir görüşmeyle anlayabilirdi. Bu iyi bir özellik miydi bilmiyordu, çünkü bunu yakınındakilere anlatıp kabul ettiremezdi her zaman. Sonuç hep onun bildiği gibi çıksa da biraz da art niyetli görünmekten korkarak susar bu yüzden mutsuz olurdu. Şimdi sesini bile duymadığı insanlara baktığında duyduğu mutluluk tarif edilemezdi.

El ele yürüyen sevgililerin de sorunları var mı yok mu bilmediğinden onları çok mutlu olarak düşünürdü hep. Onların heyecanlarını duyardı içinde.

En sevdiği pastanenin önünden geçerken vitrine bakıp tatlı bir şeyler almayı düşünmüş kilo alırım diye düşünerek vazgeçmişti. Bakışlarını vitrinden ayırdığı sırada ona doğru kahkahalar atarak gelen sarmaş dolaş bir çift gördü. Seslerini duyamıyordu ama o kadar keyifliydiler ki. Biraz daha yaklaştıklarında erkeğin yüzünü tanıyıp tanımadığı konusunda tereddüde düşmüştü. Oldukça yabancıydı. Hani bir filmde bir karede görürsün de daha sonra gördüğünde kimdi diye düşünürsün ya tam da öyle bir duyguydu bu. Ama bu gülen yüzün kıvrımlarını bu kadar iyi biliyor olamazdı. Adımlarını hızlandırdı biraz daha yaklaştı onlara. Kalbi de adımlarıyla hızlanmıştı.

(arkası yarın)


hzl'12